2009 yılı bahar aylarında Partnerim Aykut İtalyalarda iken Uludağ’ı ziyaret etmiş ve Haldun Aydıngün ‘ün hep bahsettiği yakında günübirlik miks tırmanış potansiyelini fark etmiştim.
Sonrasında 2010 yılında tanıştığım Bursalı dostum Serkan Ertem’in Miks Tırmanış Şenliği davetine icaben, 26 Mart cumartesi 2010 sabahı saat 02.00 sularında “Bacanak” Aykut Türem ile dağa vardık. Biraz kestirdikten sonra kamp malzememizi sırtlanıp yola koyulduk. Son zamanlarda yaptığımız antrenmanların faydasını görür şekilde tüm kamp yüküyle 1 saat 30 dakikada ikinci oteller bölgesinden Volfram çanağına ulaştık. Kamp yerini göremedik ama çok dert etmeden çantaları indirip kazma kramponlarımızı kuşanıp Diyagonal rotasına girdik. Tez zamanda diyagonali bitirip sırttan sola doğru seğirttik. Keyif fotoğrafları çekelim derken otomatik pozlamada bir rüzgâr sağanağı ile yuvarlanmaya başlayan fotoğraf makinemiz tüm keyfimizi aldı. Sırttan aşağı inip uzun uzun makineyi araştırdık. Çanak içini in çık, in çık didik didik edip makineyi bulamayınca kafamızı kaldırıp kendimizi mantar sotenin altında bulduk. Mantar soteyi de hızlıca çıkıp aşağı indik.
Meğer kamp alanı çantalarımızı bıraktığımız yerin hemen yanındaymış. Az sayıda çadır varken, çadır kurup biraz uyukladık. Uy halinde kampa yeni insanlar eklendi. Çadır sayısı arttı. Akşama 15 kişi bir çadıra sığışıp zengin bir akşam yemeğini mideye indirdik.
Sabah erkenden Vahşi keşişe yollandık. İlk ipi Aykut ikinci ipi ben temizledim. Aslında ip açmaya yeterince yukarıdan, kar alanının sonundan başladığımız için tek ip boyunda zirveye varabilirdik ama keyfi arttırmak adına ipi ikiye böldük.
O gazla önceki haftalarda açılmış darbeci general rotasına girip onu da temizledik. Aşağı inip kampı toplayıp arkadaşlarla vedalaştıktan sonra sezonun son telesiyeji ile ikinci oteller bölgesine seğirttik ve evlerimize döndük.
Ah be Uludağ keşke bu sarp yüzeylerin daha da uzun olsaydı…