YTÜDAK’ın genç, dinamik ve ateşli başkanı Mahmut’la birlikte yaz sezonunun sonlarına doğru son bir Aladağlar çıkartması yaptık. Biraz ani gelişen bu faaliyet bizim için güzel tırmanışlara gebe etkili bir YTÜDAK-YDK eylemi oldu. Her ne kadar YTÜDAK’ta geçirdiğim süre henüz YDK’da geçirdiğim süreden fazla olsa da zamanın önlenemez akışından mütevellit bu kapışmanın galibinin YDK olacağını biliyorum. Dolayısıyla derneğe girişimin üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına da dayanarak artık kendimi YDK’lı olarak addedebilirim.
2019 yazı benim için dağcılık bağlamında son derece kısır geçmişti. Gerek maddi olanaksızlıklar gerek zamansal sıkıntılar nedeniyle dağa yalnızca bir kere gidebilmiştim. O faaliyette de Emre Abiyle yeni bir rota denemiş fakat muvaffak olamamıştık. Esasen geçen yaz yine Aladağlarda yaşadığım talihsiz it dalaşından bu yana neredeyse hiç başarılı dağ faaliyeti gerçekleştirememiştim. Ancak umutları yitirip karanlıkta savrulmak yerine şartların olgunlaştığını görür görmez Mahmut’a dağa gitmeyi teklif ettim. Zannedersem Mahmut, yalnızca bu sezon 4-5 kere Aladağlara gitmiş ve birçok başarılı faaliyete imza atmıştı. Yine de gençliğinin ateşiyle tereddüt etmeden teklifimi kabul etti ve faaliyet planlanma aşamasına girdi. YTÜDAK’tan aldığımız maddi destekle de planlar gerçek oldu.
Kendimize ana hedef olarak Aykut Türem ve Mustafa Yeşildal’ın 2017 yılında Güvercinlik Kuleleri’nde açtığı “Satılık” rotasını belirledik. Buna ek olarak yine Güvercinlik’te bulunan, İtalyanların açtığı “Remembering 1955” ve belki yeni bir hat da niyetlerimiz arasındaydı. Planın ilk aşamalarında herhangi bir zaman kısıtımız yoktu istediğimiz kadar dağda kalabilirdik. Fakat ne yazık ki öyle olmadı. Mahmut’un işi çıkınca iki işsiz olarak, yine bir dağ faaliyetini kısıtlı zaman dilimine sıkıştırmak zorunda kalmayı becerdik. 13 Eylül günü karar verip, 14 Eylül günü önce Ballıkayalara kayaya dönüş antrenmanına, ardından da aynı günün akşamı Aladağlara doğru yola koyulduk.
15 Eylül Pazar günü Niğde’ye vardık Salim Abi’yle buluşup Emli Ormanı’nda ayrıldık ve aynı gün kampı Sıyırma Geçidi’nin girişindeki düzlüğe attık. Niyetimiz aynı gün keşif yapıp pazartesi günü Remembering 1955 rotasına girmekti ancak sis nedeniyle ilk iki günü çadırda yatarak geçirdik. Salı günü Remembering 1955 rotasına girdik ve her ne kadar kilidi temiz geçemesek de rotayı tamamlamayı başardık. Çarşamba günü dinlenip günü keşifle geçirdik ve Perşembe günü nihayet Satılık’a girdik. Rotayı görmek için Kaldı Kuzey Buzul Vadisi’nde yaklaşık bir saat yükselmek gerekiyor. Sulağankeler’den ya da Sıyırma Vadisi içinden rotayı tespit etmek olası değil.
Perşembe günü sabah 5’te biraz zorlanarak uyandık. Ben dağa geldiğimizden beri hastaydım. Dağa gelmeden Ballı’nın klasik rüzgarına maruz kalmıştık. Mahmut gençliğin dirayetiyle sağlam kalsa da ben mevziyi tutamayıp grip olmuştum. Bir önceki gece de ilaç içmeyi unutunca gribim zirveye ulaşmış şekilde uyandım. Durumum çok iyi görünmediğinden kısa bir ikilemde kalsak da rotanın dibine gidip durumu orada değerlendirmeye karar verdik ve kısa bir kahvaltının ardından çadırdan ayrıldık. Bu yaklaşımda kendi adıma oldukça zor bir yürüyüş geçirdiğimi söyleyebilirim. Ayaklarım geri dönüp yatmak, ciğerlerim ebediyete intikal etmek, burnum bağımsızlık isterken ve nezle gözlerimi yaşartırken ben dağ psikolojisi bilinciyle yürümeye devam ettim. Bu dakikalarda dağ psikolojisi dersinde “kestiğimiz ahkamların” etkisi olduğunu itiraf edebilirim. Şaka bir yana bu anlarda en büyük motivasyonum rota dibine gelip kayaya dokunduğum an her şeyin çok güzel olacağına dair inancımdı. Daha önce Sumru’yla Parmakkaya’ya girerken de yine yaklaşım esnasında çok kötü olmama rağmen rotada gayet iyi durumdaydım. Muhtemelen vücutta salgılanan hormonlar sayesinde her türlü hastalık geri planda kalıyor. Tırmanış tedavidir! Rota dibine vardığımız o kutlu an geldiğinde tahmin ettiğim gibi gribim büyük oranda geçmişti. Sanıyorum tırmanıcının rotayla buluştuğu o anı Nazım Hikmet’in hapishanede özgürlüğe özlemle yazdığı dizeler çok güzel ifade ediyor:
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet ne karım
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım.
Rota dibinde Mahmut da kişisel problemlerini çözdükten sonra sorunlarımızdan arınmış bir şekilde mutlu mesut rotaya girdik. Rota hakkında gerek rotayı açan abilerimiz Aykut ve Mustafa’dan gerekse tırmanan Uğur’dan çok güzel duyumlar almıştık. Rotaya girdikten sonra övgülerin az bile olduğunu gördük. Kendi adıma Aladağlar’da tırmandığım en zevkli rota olduğunu söyleyebilirim. Rotanın 2. İp boyu adeta kilit ip boyunun fragmanı gibiydi. Baca denebilecek bir çatlaktan oluşan bu ip boyunda çok güzel sıkışma hamleleri mevcut. Kilit ip boyu ise tek kelimeyle muazzam. Yaklaşık 50 metrelik yekpare, geniş çatlak hattında her türlü hamlenin yapılabileceği, bol emniyetli bir tırmanış imkanı var. Rotanın genelinde özellikle kilitte kaya yapısı oldukça sağlam, birkaç etap dışında çürüklük problem teşkil etmiyor. Rota bence Aladağlar standartlarının üzerinde kaliteye sahip ve dolayısıyla derecesi uyan herkese şiddetle tavsiye edilir.
Bu faaliyetin gerçekleşmesini maddi olarak sağlayan YTÜDAK’a, maddiyatın kaynağı olan YDK üyelerine, bilgi aktarımları için Mustafa Yeşildal, Aykut Türem ve Uğur Kıroğlu’na, malzeme desteği için İbrahim Kaya, Ender Gençer ve Yusuf Berk Bilgiç’e teşekkürler.
Teknik Rapor
Rota: Satılık
Bölge: Aladağlar, Güvercinlik
Kuzey Kulesi, Doğu Yüzü,
Rota uzunluğu:300 metre
Toplam ip boyu: 6 ip boyu
Genel zorluk derecesi: VI+/VII-
maks.
Çıkış Tarihi: 19 Eylül 2019
Ekip: Şükrü Sarı, Mahmut Oflaz
Süre: 8 saat
Giriş:
Rotanın girişi Güvercinlik Kuzey Kulesi’nin doğu yüzünün ortalarında yer alıyor. Kuzey kulesinin dibinden çarşakta yaklaşık 1 saat yürüdükten sonra girişin olduğu setin dibine varmak mümkün. Burada fotoğrafta belirgin bir şekilde ayırt edilebilen girişi tespit etmek kolay.
1. İp (V+, 40 metre)
İlk ip boyunun başladığını büyük sete ulaşmak için yaklaşık 30 metre basit bir tırmanış yapmak gerekiyor. Birinci ip boyu sağlam ve emniyet açısından kısır denemeyecek bir pasaj. Aşağıdan bakıldığında pozitif ve kolay görünse de derecesi yerinde. Hatta alışılagelmiş V+’lardan bir tık zor bile denebilir. Hat oldukça bariz ve girildikten sonra ikinci ip boyunun başladığı belirgin çatlağın altına kadar gidiyor.
2. İp (VI, 40 metre) İkinci ip boyu bacamsı geniş çatlakta başlıyor. Çatlağın solundaki yüzey tırmanış ve emniyet için kullanılabilir. Bu ip boyunun ilk 15 metresi son derece zevkli bir tırmanış imkanı sunuyor. Geniş çatlak hattı çok çeşitli sıkışma hamlelerine imkan sağlıyor. Çatlağın bitişiyle beraber hat bir kulvara bağlıyor. Bu kulvarda çok fazla yükselmeden sola geçmek gerekli. Aykut Türem’in raporunda da belirttiği gibi sol tarafa doğru slap bir yüzeyden geçiş yapılmalı.
3. İp (V-, 45 metre) İkinci ipi kulvarda uygun görülen yerde bitirdikten sonra 3. İp boyuna yine aynı kulvardan başlanıyor. 3. ip boyuna doğrudan sağa geçerek başlıyoruz. Hafif bir slap yüzeyden arkası görünmeyen sırta doğru geçiliyor ve bu sayede ana çatlak hattına bağlanılıyor. Burada ip sürtünmesi göz önünde
4. İp (IV+, 10 metre) İp sürtünmesi nedeniyle 3. ip boyunu kilidin altına varamadan bitirince bu ipi açmak zorunda kalıyoruz. 3. ip boyunda ana çatlağa girdikten sonra kilide kadar 60 metrelik bir ipin boyu yeterli oluyor ancak sürtünme devam etmeyi mümkün kılmadı. Ekip sürtünme problemini farklı yaklaşımlarla çözerse bu ip boyuna gerek kalmadan 3. ip ile doğrudan kilidin altına varabilir.
5. İp (VI+,VII-, 55 metre) Nihayet beklediğimiz kilit ip boyu. Burada yaklaşık 55 metrelik devasa bir çatlak hattı var. Hat negatif görünen bir pasajla başlıyor. Bu negatif pasaj sağ taraftaki çatlaklara yönelerek geçilebilir. Ancak aldığımız tavsiyelerden bildiğimiz kadarıyla o tarafta çürük bir blok mevcut. Biz emniyet imkanına güvenerek doğrudan ana çatlağa giriyoruz. Çatlağın girişi bir hayli geniş dolayısıyla emniyet aleti yerleştirmek pek olası değil. Ancak çatlağa sıkıştırdığımız kayayı doğal emniyet olarak kullanıyoruz ve son derece sağlam bir ara emniyet noktası elde edebiliyoruz. Negatifi geçtikten sonra çatlak inanılmaz zevkli bir tırmanış imkanı sunuyor. Çatlağın genişliği çoğu yerde baca tırmanışına imkan veriyor. Daraldığı yerlerde off-width ve çatlak tırmanışı imkanı var. Tırmanışın bol emniyetle gerçekleştirilmesi de psikolojik rahatlığa sebep oluyor. Tam anlamıyla kusursuz bir ip boyu. Çatlağın sonunda bulunan sikkeli babada bu ip boyunu sonlandırıyoruz.
6. İp (IV, 25 metre) Babadan sonra batı yönüne doğru kulvarımsı etaptan ilerleyerek kulenin arkasına geçiliyor. Burada kısa bir pasajda hafif bir zorluk mevcut. İp açmadan da geçilebilir ancak biz açtık ve pişman olmadık. 5. ipin sonundaki babadan yaklaşık 25 metre sonra ip boyu bitirilebilir daha sonra kulvar takip edilerek büyük bir sete varılıyor. O setten batıya doğru devam edip daha sonra sola güneye yönelerek kolay sayılabilecek etaplar ile zirveye çıkmak mümkün.
İniş Zirveden sonra 6. İp ile varılan büyük sete inmek gerekiyor. Zirvenin biraz altında bulunan babadan ip inişi yapılarak büyük sete oradan da kulvarın içindeki sikke aracılığıyla kilit ip boyunun bittiği babaya iniliyor. Buradaki sikke ile bir ip inişi daha yapıp dihedralin içinde bulunan sikkeye, oradan da doğrudan aşağıya ipin sonuna kadar inerek ufak kum saatine varılıyor. Bu kum saatinden indiğimizde de yere varmış oluyoruz. Böylece rota başladığı yerde bitmiş oluyor. 8:10’da ilk ipine girdiğimiz rotayı 17:30’da yaklaşık 9 saatte tamamlıyoruz.
Son olarak rotayı açan Aykut Türem ve Mustafa Yeşildal’a tekrar teşekkürler. YTÜDAK ekolünün oluşmasında emeği geçen tüm YDK’lı ihtiyarlara içten saygılarımla.
Tırmanışla kalın!
Şükrü Sarı
İletişim: sukrusari94@gmail.com