Yine bir 30 Ağustos tatili, üst üste üçüncü sene uzun bir duvar için Eren ile beraber dağdayız. BDK Kuzey*, Vayvay Kuzeydoğu** ve sonunda BDK Doğu… Nedense bu sefer içimde ufak bir huzursuzluk var, önceki tecrübeleri hatırlıyorum, tırmanışlar sorunsuz gitse de karanlığa kalan inişler, 15. saatler sonrası tükenen bünye, bir uzun duvar tırmanışı için gerçekten yeterince güçlü müyüm sorusu kafamı kurcalıyor. Aslında rota yaz başından beri aklımızdaydı ama bir türlü aynı zamanı ayarlayamadık, Yelatanda tırmanılan “Lupus”*** rotasından yaklaşık 1 ay sonra, bir haftada yapılan hızlı planlama ile 3 günlük bir alpin vur-kaç…
Kampa kadar herşey yolunda ve planlandığı gibi, İstanbul’dan 18:30’da çıkıp dönüşümlü iki kişi kullanarak gece 03:00’te Salim abiye varıyoruz. Güzel bir uyku ve dinlenmiş bünyeler, etap 1 tamam… Sağlam kahvaltı, arpalık, tekepınarı ve Zübeyir abinin kampı… 1 saat 45 dakika… Dinlenmiş bünye hızlıdır… Etap 2 tamam… Vakit bol, kampta bizden başka kimse yok, Zübeyir abi ve ailesi ile biraz muhabbet, malzeme ve çantaları hazırlama, erken ve güzel bir uyku…
Saat 03:00, kalkma vakti, zorla mideye itiştirilen bir kahvaltı; hiç bir zaman tırmanış öncesi kahvaltıları sevemedim… ve saat 04:00’te yola çıkış, normal bir tempo ile saat 05:00 civarında doğu duvarı çarşağında yükseliyoruz, belli ki büyük bir çığ bütün çarşağın üzerinden akmış, hava hala karanlık, biraz beklemekte fayda var, bu esnada Eren bivağa girip biraz kestiriyor. Ardından yükselmeye devam, saat 06:00 da artık slablerin başladığı yere geliyoruz, soluklanmak için çantamı indirirken, hemen yanıma çanta ile beraber başka birşey daha düşüyor… yumruk büyüklüğünde bir taş ve açılan krater bizi kendimize getiriyor ve nerede olduğumuzu hatırlıyoruz… 06:15, slablerden tırmanışa başlıyoruz, bir ip boyu kadar serbest yükselip, yan geçişten önceki ana çatlak hattında bağlanan bir sette ipe giriyoruz…
Bir ip boyu yükseliş ve yan geçişteyiz, duvar güneş görmeye başlıyor, Erenin yanına istasyona gelmeden 1-2 metre önce vızıldayan taşlar, Erenin kaska ufak, benim çantaya büyük bir isabet, zaten uyanmıştık, erteleme alarmına ne gerek var? Boşluklu ve birkaç sikkeli yan geçişin görece zor ilk kısmından sonra Eren beni yanına alıyor ve kilidin altına kadar running belay’e bağlıyoruz, zaman zaman elimde ipin fazlası ile yürüyüş… Kilidin altında Eren 20-25 metre yükselip sikkeleri buluyor, kilide saldır, keyifli 6+’lık bir pasaj… bana kuzeyin 2 kilidinden de daha kolay gibi geliyor…
Yan geçişlere devam, bu kısımda running belay yapmıyoruz ama ip boyuna 2-3 aletle hızlı bir tırmanış, saat 10:00’da ünlü İran plakasındayız, kısa bir mola, hızlı ve sorunsuz tırmanış ile keyfimiz yerinde… biraz fotograf ve video, son kuleye doğru hareket… Bu son kule ve baca tırmanışın en keyif veren yerlerinden bir tanesi, bunu da aştıktan sonra bir ip boyu yan geçişe devam ederek artık sırta bağlanan yüzeylere varıyoruz. Bu yüzeylerde yaklaşık bir ip boyu daha gidip (1-2 sikke var) tekrar running belay yapmaya karar veriyoruz, kolay devam eden hat bir noktada hafif sağa kıvrılıp çatlak sistemine bağlanıyor, running’e aynen devam…
Son çatlak-dihedral sisteminden önceki slablere girmeden Eren istasyon alıyor, eminiyetsiz ama sağlam slab yüzeyde bir ip boyu yükselerek hafif sola giden çatlağın altına varıyoruz. Bu çatlağı da tırmandıktan sonra hat son dihedralin altına bağlanıyor, burada sağdaki kolay hattı takip etmek daha mantıklı, zaten çatlağın çürük olan son kısmında sabit sikke var. Bu ip boyundan sonra yine kolay yüzeylerden 1 ip boyu daha devam ettikten sonra saat 15:15’te zirveye varıyoruz… Etap 3, tamam…
Son birkaç ip boyundaki hafif yorgunluk dışında sorunsuz ve hızlı bir tırmanış oluyor, 9 saat beklediğimizin altında, sonunda aydınlıkta rahat bir şekilde inebileceğiz. Güneşli havada zirvenin keyfini çıkartıyoruz, birkaç ip inişi ve yürüyüş ile beldeyiz. BDK klasikten inen İzmirli grubun su ve elma yardımı ilaç gibi geliyor. Bivakları boşuna mı getirdik deyip belde bir süre dinleniyoruz, sevimsiz doğu çarşağından indikten sonra hava kararıyor. Toplamda 16 saatlik bir efor ile sonunda kamptayız. Her zamanki misafirperverliği ile Zübeyir abi bizi yemeğe buyur ediyor, tırmanışın üstüne sebze yemeği, domates ve koyun yoğurdu adeta ziyafet gibi… Demli çay faslı ve DAG’dan Seyhan ile muhabbet ettikten sonra güzel bir uyku için çadıra çekiliyoruz… Etap 4, tamam…
Yorgunluğa rağmen uyku beklediğim gibi deliksiz olmuyor, bir yandan deftere atılan bir çizik, bitmiş bir tırmanışın, tamamlanmış bir hedefin huzuru, diğer yandan değerlendirmeler, karmaşık düşünceler, ve sonraki hedefler , daha fazlası ve daha zoru… Hiç bitmeyecek bir koşunun içinde olmak gibi, daha tecrübeli, daha hızlı ve daha uyumluyuz.. fakat ne için ve nereye kadar… Hermann Buhl’un çok sevdiğim sözünde söylediği gibi, belki de dağcılığa asıl çekiciliğini veren bu, hiç bulunamayacak birşeyin peşinden koşmak****… Dağcılık seneler içinde değişse de, sanırım hissettirdikleri değişmiyor… Bir sonraki 30 Ağustos, bakalım neler gösterecek…
- Bizleri misafir eden Salim abi ve Zübeyir abiye sonsuz teşekkürler…
- Aykut Türem’e desteği ve malzemeler için teşekkürler…
- Batur Kürüz’e yayınladığı ayrıntılı topo için teşekkürler…
- Rotada sikke ve çekiç taşınmasına rağmen sabit sikkeler dışında sikke kullanılmamıştır.
- * BDK Kuzey – 29 Ağustos 2010 Eren Görenoğlu, Sercan İlkbağ, destek ve alt ekip, Rauf Osman Pınarbaşı. Ayrıntılı rapor :
- ** Vayvay Kuzeydoğu – 31 Ağustos 2011 Eren Görenoğlu, Rauf Osman Pınarbaşı, Sercan İlkbağ, http://www.tuncfindik.com/vayvay-dagi-kuzeydogu-duvari-tirmanisi/
- *** “Lupus” – Recep İnce, Emre Altoparlak ve Zeynep Tantekin İnce tarafından Yelatanda açılan 6 ip boylu alpin-spor rota.
- **** Hermann Buhl – “Mountaineering is a relentless pursuit. One climbs further and further yet never reaches the destination. Perhaps that is what gives it its own particular charm. One is constantly searching for something never to be found.”